CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk’te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘hayır çadırını’ ziyaretini nasıl buluyorsunuz? Sizin de isminiz geçti bu ziyarette bu konuda ne diyeceksiniz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir ‘hayır çadırını’ ziyaret etmesi güzel bir olay, hayırlı bir iş. Sonuçta tarafsız, bütün vatandaşlara eşit mesafede olması gereken Cumhurbaşkanı’nın ‘evet çadırını’ da ‘hayır çadırını’ da ziyaret etmesi, tarafları dinlemesi güzel bir şey ama ‘Kılıçdaroğlu yalan söylüyor.’ diye kullandığı dil, bir cumhurbaşkanına yakışmaz. Eğer ben gerçekleri ifade etmiyorsam, nerede, ne zaman, hangi gerçekleri ifade etmediğim bana söylenebilir.” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Başbakan Binali Yıldırım’a “Buyurun gelin, oturalım konuşalım.” çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu, bu sürecin kısır bir tartışmanın içine çekilmek istendiğini, bunun doğru olmadığını söyledi.
“Ben tartışılmıyorum ki. Referandum konusu eğer Kemal Kılıçdaroğlu ise olur, tartışabiliriz, ben hiçbir zaman çekinmem.” diyen Kılıçdaroğlu, çocukluğundan bu yana her dönemini tartışmaya hazır olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu, hiçbir tartışmadan çekinmediğini, hangi gazeteci gelirse cevap vermeye çalışacağını belirtti.
“Siz de ‘evet çadırına’ gider misiniz?” sorusuna, Kılıçdaroğlu, “Ben ‘evet’ oyu kullandığını ifade edenlerin hepsine büyük bir saygı beslediğimi söyledim. Eğer öyle bir çadır rastlarsa gittiğimiz yerde, tabii ziyaret ederim bizim vatandaşımız değil mi? Sayın Cumhurbaşkanı ‘hayır çadırını’ ziyaret ederken, bir dönem terörist olarak suçladığı bir düşünceden umuyorum vazgeçmiştir. Oradaki insanlar da sayın Cumhurbaşkanı’na umarım saygısızlık yapmamışlardır. Çünkü bir makama saygı göstermek gerekiyor.” yanıtını verdi.
Kemal Kılıçdaroğlundan önemli açıklamalar
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Doğan TV Ankara Temsilcisi Hakan Çelik ile Hürriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Hande Fırat’ın sorularını yanıtladı.
“BANA BİR GEREKÇE SÖYLESİNLER”
Referandum kampanyasının partiler arasında bir çekişmeymiş gibi gösterilmek istendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, bir partinin, kişinin, hükümetin değil, anayasa değişikliğinin oylanacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğinin siyasi partilerden, kişilerden bağımsız bir şekilde düşünülmesi gerektiğini belirterek, alanda da ‘hayır’ oylarının fazla olduğunu gördüklerini kaydetti.
Gittiği yerlerde kendisine ‘Esnafın, çiftçinin, taşeron işçisinin sorunu var, işsizlik sorunu almış başını gidiyor, ekonomide ciddi kırılmalar var. Bu kadar sorun varken siz siyasi partiler olarak bir araya gelip bu sorunları çözmek sizin görevinizken, neden şimdi referandumu getirdiniz başımıza bela ettiniz?” sorularının yöneltildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin acil ihtiyacının anayasa değişikliği olmadığını savundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu anayasa değişikliği geçerse Türkiye daha hızlı büyüyecek. Bana bir gerekçesini söylesinler, ben de memnun olurum. Belki o zaman deriz ki ‘Biz bunu atlamışız.’ Bunu anlatamıyorlar.” diye konuştu.
“BU MUDUR MİLLETE GÜVEN”
“Yeni sistemde güven oyunun millet tarafından hükümete verilmesi yeterli değil midir? sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Yeni anayasa değişikliği başbakanlığı, bakanlar kurulunu kaldırıyor. Nasıl olacak seçim? Şu anayasa değişikliğinde bana desinler ki ‘Şu maddeye göre yeni kurulacak hükümet, hükümet programını hazırlayacak, millete sunacak beş yılda bir.’ Ya hükümet yarı yolda kalırsa ne olacak? Var mı bir düzenleme? Hayır, yok. Ya hükümette birisi yanlış yaparsa, gensoru verecek misiniz? Veremeyeceksiniz. Daha komiğini söyleyim; Diyelim ki Ankara’da bir yol bozuk, 3 aydır yapılamıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına diyorsunuz ki ‘Ankara’nın şu sorunu var.’ Bir Ankara milletvekili çıkıp, TBMM kürsüsünden bakana soru soruyor. Bugünkü düzende o bakan gelip TBMM kürsüsünden o yolun neden yapılamadığını, ne zaman yapılacağını açıklamak zorunda. Yeni modelde bakan asla kürsüye gelip bu soruya cevap vermeyecek. Çünkü böyle bir soru dahi sorulamayacak. Bu mudur millete güven?”
“Yeni düzenlemede bakanlar yok mu?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Bakanların olup olmayacağına başkan karar verecek, hiç bakan atamayabilir.” karşılığını verdi. “Böyle bir şeyi gerçekçi buluyor musunuz?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Atayacaktır diye bir düzenleme var mı? Devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili bütün yetkiler başkana verilmiş vaziyette. Başkan arzu ettiği kadar bakanlık oluşturabilir.” yanıtını verdi.
“TÜRKİYE’Yİ FELAKETE SÜRÜKLEYEBİLİR”
“Afganistan’da başkan ve iki başkan yardımcısı seçimle geliyor, kendi anayasalarında var. Bizde sayı yok. Ben diyorum ki sayı kaç, bir mi, iki mi, beş mi, on mu, elli mi? ‘Efendim, bir olabilir, iki olabilir, bilemedin üç olur.’ Niye bilemedin kardeşim, bil. Kaç yardımcısı olacak bana çıkıp söylesinler.” diyen Kılıçdaroğlu, bu düzenlemeyle, bir başkanın “Ben, 500 tane başkan yardımcısı yapacağım.” diyebileceğini öne sürdü.
“Uyum yasalarıyla birtakım boşluklar doldurulamaz mı?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Anayasa yapıyoruz, yasa yapmıyoruz. Hiçbir yasa anayasaya aykırı olamaz. Yarın başkan, ‘Bir dakika benim yetkilerimi sınırlıyorsunuz.’ diyecek.” dedi.
Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğinde “TBMM’nin münhasıran görev alanına giren konularda, cumhurbaşkanlığı düzenleme yapamaz.” ifadesinin yeraldığını aktararak, şunları kaydetti:
“Öyle geniş yetkiler veriyoruz ki bir kişi çıkıp Türkiye’yi felakete sürükleyebilir. Birisi çok yeteneklidir, bilgilidir, devlet umuru görmüştür, ‘Ya bu kadar yetki var ama ben yine de kullanmayım.’ diye düşünebilir ama birgün bir başka seçim olur, bir başkası gelir oraya der ki ‘Bir dakika beyler, böyle bir fırsat geçti, ben bütün akrabaları başkan yardımcısı yapıyım.’ Böyle bir yetki kime verilmiştir dünyada? Anayasa konuşuyoruz, tartışıyoruz, keşke bunları onlar da burada olsaydı, beraber konuşsaydık. Benim atladığım bir şey varsa, onlar da bana ifade edebilselerdi. Bu kadar yetkiyi bir kişiye veremezsiniz, Türkiye’yi felakete sürükleyebilir, yazıktır, günahtır bu memlekete.”
“FESİH NEDİR, NE DEĞİLDİR İYİ BİLİRİM”
Anayasa değişikliği “rejim değişikliği” olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, devletin yönetim şeklinin değişmesinin, Türk Dil Kurumu sözlüğünde “rejim değişikliği” olarak yer aldığını söyledi.
“Parlamenter sistem değişecekse eğer bu bir sistem değişikliği değil midir?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, Parlamento’nun yetkisinin sınırlandığını öne sürdü. Bu anayasa değişikliğine göre seçilecek başkanın, isterse bütçe kanununu hiç Meclis’e getirmeyeceğini ileri süren Kılıçdaroğlu, bununla ilgili bir düzenlemenin olmadığını savundu.
Kılıçdaroğlu, “Başbakan Yıldırım, yüzde 10 seçim barajıyla ilgili ’16 Nisan’dan sonra oturalım, konuşalım.’ dedi. CHP, oturur konuşur mu bunu? Evet ya da hayır çıkması, bu oturup konuşmanın yanıtını değiştirir mi?” sorusuna, “Biz bunu zaten kanun olarak teklif etmişiz, oturup konuşacağız. Benim düşüncem, yüzde 1 oy alan partinin genel başkanı Meclis’e gelsin.” yanıtını verdi.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Cumhurbaşkanının Meclis’i feshetme yetkisi yok. Böyle bir şey varsa ispat et, ben cumhurbaşkanlığından istifa edeceğim ama o da kalkıp CHP’den ayrılsın ki CHP’de kurtulsun.’ ifadesini kullandı. Bu konuda ne diyeceksiniz?” sorusuna, Kılıçdaroğlu, “Ben, sayın Cumhurbaşkanı’nın istifa etmesini istemem. Sayın Cumhurbaşkanı hukukçu değil, ben de hukukçu değilim ama ben vergi hukukunu çok iyi bilirim. Pek çok düzenlemenin anayasaya aykırı olup olmadığını inceleyen, kontrol eden… Bütün hayatım da buralarda geçti. Dolayısıyla fesih nedir, ne değildir onu gayet iyi bilirim. Hiçbir yorum yapmaya gerek yok. Türk Dil Kurumu sözlüğü ‘parlamentonun feshi’ diyor. Bu sözlük benim değil, devletin bir kurumuna ait sözlük.” yanıtını verdi.
“FESİH YETKİSİ VARDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları hatırlatılarak, yeni sistemde cumhurbaşkanının “Meclisi feshetme” yetkisi olup olmadığına ilişkin soruya Kılıçdaroğlu, “Fesih yetkisi vardır.” şeklinde cevap verdi.
Söz konusu durumun mevcut anayasada da olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bir hukukçu olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, 9 Ocak’taki konuşmasını örnek gösterdi.
Bozdağ’ın, o konuşmasında, “Şimdi bir şey söyleniyor, ‘Meclisi feshedecek cumhurbaşkanı?’ Cumhurbaşkanının bugünkü anayasamızın ilgili maddesine göre Meclisi belli şartlar oluştuğunda fesih yetkisi var mı? Var. Nitekim 7 Haziran seçimlerinden sonra, Meclis seçimlerinin yenilenmesine karar verdi mi? Verdi.” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, “Demek ki fesih yetkisi varmış. Kim söylüyor? Adalet Bakanı söylüyor.” ifadelerini kullandı.
AK Parti’li bazı yöneticilerin de bu konudaki açıklamalarını okuyan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Merak ediyorum, Sayın Cumhurbaşkanı ayrılacak mı? Ben ayrılmasını istemem. Halk seçti. Halkın oylarına saygılıyım. Makamında kalsın ama Kılıçdaroğlu bir şey söylüyorsa en az 50 yere sorsun. Biz ağzımızdan çıkan cümleleri tartarak, araştırarak söylüyoruz. Bu benim iradem değil, ‘parlamentonun görev süresi dolmadan parlamentonun feshini yapar’ yani tekrar götürürseniz seçime bunun adı fesihtir. ‘Anayasa fesih yazmıyor.’ Anayasada konuştuğumuz çoğu kelime yok. Ama biz işin özüne bakalım. Görev süresi dolmadan Meclisi feshediyorsunuz. Bugünkü anayasaya göre 45 gün içinde hükümet kurulamazsa Sayın Cumhurbaşkanın Meclisi feshedip yeniden seçime gitmesi mümkün. Gerekçesi var, ‘Türkiye hükümetsiz kalmasın.’ diye. Yeni değişiklikte hiçbir gerekçe yok. Bir sabah kalkar başkan, Sayın Erdoğan feshetmeye bilir ama bir başka başkan ‘Meclisi feshediyorum.’ diyebilir.”
Kılıçdaroğlu, “2019’da cumhurbaşkanı adayı olur musunuz?” sorusuna ilişkin “Koşullara bağlı. Bugünden gelin güvey olmanın anlamı var mı? Koşullar uygun olur, oluruz. Uygun olmaz, olmayız. Biz CHP olarak bir kişinin iradesiyle karar almayız. Bizim MYK’mız, PM’miz var. Biz demokrasiyi içimize sindirmiş bir partiyiz. Oturulur karar verilir, dolayısıyla o dönem seçimler gelir CHP’nin yetkili organları toplanır. Demokrasiyi yaşatan tek parti biziz zaten.” değerlendirmelerinde bulundu.
“HAYIR ÇIKARSA NE OLACAK?”
“Hayır çıkarsa ne olacak?” denilmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, “Hiçbir şey olmayacak. Herkes kendi işine gidecek. Sayın Cumhurbaşkanı yerinde kalacak. Şöyle bir propaganda yapılıyor, ‘hayır çıkarsa cumhurbaşkanının meşruiyeti tartışma konusu yapılacak.’ Hayır efendim biz seçmedik ki meşruiyetini tartışma konusu yapalım.” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, bu durumun bir erken seçime de neden olmayacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Evet çıkarsa ne olur?” sorusu üzerine ise “evet”in vebalinin çok ağır olduğunu vurguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, “evet” çıkması durumunda ise hukukun üstünlüğünün değil, üstünlerin hukukunun hayata geçeceğini savunarak, ekonominin fren tutmayacağını ayrıca hiç kimsenin can ve mal güvenliğinin de kalmayacağını iddia etti.
Yeni sistemde cumhurbaşkanının ekonomik ve sosyal konuların tamamında kararname çıkarma yetkisi bulunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, Erdoğan kullanmasa da başka birisinin gelip “Ben bu yetkiyi kullanıyorum.” diyebileceğini bildirdi.
“Evet çıkarsa CHP açısından nasıl bir durum olur?” sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, “Hiç ‘evet’i düşünmeyin çıkmaz. Çıkarsa Türkiye nereye gittiği belli olmayan bir sürecin içine sokulur. Bir insanın yapacağı hatayı tüm Türkiye öder. Bizim bütün siyasi planımız bu ülkede demokrasi kazansın.” şeklindeki görüşlerini dile getirdi.
Hükümetin, “Batı ‘hayır’ dediği için biz ‘evet’ diyeceğiz.” algısını yaratmaya çalıştığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Batı ne diyor bilmiyorum ama AB sürecinde Avrupa Türkiye karşı çifte standart uygulamıştır. Ben bunu her yerde söyledim.” dedi.
Bir soru üzerine Avrupa ülkelerinin, Türkiye’de halk oylaması sürecine müdahil olmasını doğru bulmadığına işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Tam tersine ‘evet’e destek vermek için bunu yapıyorlar. Onların en büyük arzusu ‘evet’ çıksın. Türkiye karışsın. Kimse güçlü bir Türkiye istemiyor. Neden AB’ye üyelik konusunda bize çifte standart uyguluyorlar? Türkiye karışsın, Türkiye büyümesin. En büyük arzuları bu. Özellikle bunu yapıyorlar. Evet çıksın diye yapıyorlar. İki tarafından da işine geliyor kavga. Hollanda ile kavga ettik kimin işine geldi. Kim kazandı? Hollanda Başbakanı. Aşırı sağ oy kaybetti. Biz de kim kaybetti oradaki Türkler. Sağ gösterip sol vururlar. Bize niye serbest vize vermiyorlar? Demokrasi ve hukukla ilgili 23’üncü 24’üncü fasılları neden açmıyorlar? Onlar da istiyorlar ki ‘evet’ çıksın Türkiye’de. Türkiye karışsın.”
“CUMHURBAŞKANI BENİM DE CUMHURBAŞKANIMDIR”
İsrail’in ezan ve ABD’nin uçuşlardaki elektronik cihaz kısıtlamasına ilişkin kararlarını hatırlatan ve hükümetin tepki göstermediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Ne diyorlar şimdi, ‘Ey Kılıçdaroğlu.’ Başka düşman yok ya bir tek beni buldular. Sabah, öğle akşam ‘Ey Kılıçdaroğlu…’ Kılıçdaroğlu Türkiye’sini seviyor.” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri paylaştı:
“Kılıçdaroğlu, yeri gelir İsrail’in yaptığının yanlış olduğunu söyler. Yeri gelir ‘Yurtta barış dünyada barışı’ söyler. Onlar alıyorlar ‘yalan söylüyor.’ Bu dil bir cumhurbaşkanına yakışmaz. Politik söylem olur da tartışırız ama cumhurbaşkanlarına yakışmaz. Cumhurbaşkanları ağır insanlardır, 80 milyonu temsil eder. Cumhurbaşkanı benim de cumhurbaşkanımdır. Geldiği zaman ayağa kalkmak zorundayım, o makama saygı göstermek zorundayım. Ortak değerimiz dedim. Ama ortak değer olmaktan çıkarıyor. Her makam eleştirilebilir ama eleştirinin bir dozu, dili vardır. Siz dozu iyi kullanmak zorundasınız, makama saygı olarak. Ben cumhurbaşkanının tarafsız olmasını isterim.”
PM üyesi Hakkı Süha Okay’ın Niğde’de yaptığı bir toplantı sonrası 50 muhtarla ilgili bir soruşturma açıldığı yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, savcılığın gizli toplantı yapılıyor ihbarı üzerine muhtarların ifadesine başvurduğunu ancak bir soruşturmanın olmadığı yönünde kendisine bilgi verildiğini aktardı.
İSVİÇRE’DEKİ PANKART
İsviçre’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan bir pankart taşındığı anımsatılarak, konuyla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şu açıklamaları yaptı:
“Doğru değil asla. Pankartı açanlara da karşıyız. Kimse bu ülkenin cumhurbaşkanını tehdit edemez. Öyle bir haddi de olamaz. Biz nasıl Hollanda’ya giden iki bakana sahip çıktıysak, aynı şekilde Sayın Cumhurbaşkanı… Ne hakla kalkıp bunu yapabiliyorlar, asla doğru bulmuyoruz. Onları MİT’in bulması lazım. Onları MİT’in bulup kimliklerini açıklaması lazım. Biz de öğrenelim kim bu adamlar? Yoksa birilerinin adamı mı bunlar? Birilerinin adamıdır bunlar. Siz kalkıpta bir ülkenin cumhurbaşkanını öyle silahla milahla bilmem afişlerle tehdit ederseniz eğer bu ülke güçlüyse onları yakalar getirir Türkiye’ye, kim yapıyor? Siz kalkacaksınız Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının alnına silah dayayacaksınız, nereden çıkıyor bu? Nereden cesaret alıyor? Ne diyordum, ‘evet’ çıkmasını istiyorlar. Bütün bu tezgahların arkasında onlar var. Devlet devletse onurunu korumak istiyorsa onları yakalar Türkiye’ye getirir.
Bild’in manşeti üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Atatürk olsa evet derdi” açıklamasının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, Atatürk’ün Türkiye’nin ortak değeri olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Celal Bayar da Adnan Menderes de İnönü de Erbakan da ortak değerimizdir. Ortak değerler üzerinden ‘evet’ veya ‘hayır’ kampanyası açmak kadar yanlış bir şey olamaz.” şeklinde konuştu.
SURİYE ELEŞTİRİSİ
Bir soru üzerine hükümetin dış politikası eleştiren Kılıçdaroğlu, “Suriye’nin parçalanmasına yol açan Türkiye’dir. Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozan Türkiye’dir.” görüşünü savundu.
Irak’ın, Suriye’nin bu tabloya dönüşmesi, Mısır ile kavga yapılmasındaki temel nedenin Türkiye’de izlenen yanlış dış politika olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, hükümeti “Komşuda yangın çıkarsa bu sana da sıçrar.” diyerek çok kez uyardıklarını anlattı.
“BYLOCK LİSTESİNİ YAYINLASIN”
Hükümet sağı solu suçlamayı bıraksın diyen Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle bitirdi:
“Elindeki ByLock listesini yayınlasınlar. FETÖ’nün okullarına çocuklarını gönderinin işine son veriyorsunuz ancak okula izin verene bir şey yapmıyorsunuz. Parlamentoda kaç tane ByLock’çu var hükümet açıklasın. CHP’li olsaydı herhalde açıklarlardı, suçluyu koruyorlar. Ellerinde liste var, açıklasınlar.”