Amerika’nın PYD aşkı
bitmeden…
Necdet Buluz
Trump yönetiminin PYD’ye bakışı merak ediliyordu. Gelişen olaylar ve yeni yönetimin “Kürtlere saygı duyuyoruz” açıklamaları Trump ve ekibinin de PYD aşkının devam edeceğini gösteriyor.
Daha açık bir ifade ile bizim “PKK’nın uzantısıdır” dediğimiz terörist gruplarla dost ve müttefikimiz Amerika’nın içli dışlı olması bölgedeki tansiyonu daha da artıracaktır.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mart Toner, son yaptığı haftalık basın açıklamada bakınız neler söyledi kendisini dinleyelim:
“ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın, Kürdistan Bölgesel Yönetimi temsilcisi Fuad Hüseyin’i özel ilgi ile karşıladı ve Trump yönetimi ile Obama yönetimi arasında bu konuda bir farlılık olmadığını kendisine anlattı. . Şurası açık ki hem bu yönetim hem de önceki yönetimin Kürt savaşçıların IŞİD’e karşı oynadıkları role ilişkin derin saygıları var. Fedakârlıklarına büyük saygımız var. Ayrıca, yetenekli güçleri ile oynadıkları role büyük saygımız var.”
Avrupa ile de gergin günler yaşıyoruz. Bu konuda da ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mark Toner Türkiye’ye tavsiyelerde bulunuyor.
‘Türkiye açık ki bizim müttefikimiz, IŞİD’e karşı güçlü bir ortak ve dost bir ülke biliyorsunuz. Türkiye’nin, Avrupa ile hedeflerini destekliyoruz. Türkiye ile Avrupa arasındaki, daha doğrusu AB arasındaki sorunun ne olduğuna ilişkin konuşmayacağım. Bu kendilerinin çözmeleri gereken bir konu. Ama Türkiye’nin Avrupa-Atlantik toplumu ile ekonomik bütünleşmeyi sürdürme isteğini destekliyoruz”
Bu açıklama son derece açık. Zaten, Rakka operasyonunun da PYD/YPG ile yapılmaya başlanmış olması Amerika’nın tercihini ve ne yapmak istediğini açık biçimde ortaya koyuyor. Aynı zamanda Avrupa’dan ve NATO’dan kopmamız gerektiğinin de altı çizliyor.
16 Nisan referandumundan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Trump ile görüşmesi hedefleniyor. Çünkü Amerika yönetimi, ülkesinde seçim olacak bir yöneticiye Başkan ile görüşmesi için randevu vermiyor. Bu nedenle Erdoğan’ın Trump ile görüşmesinin 16 Nisan referandum sonrası olabileceği ifade ediliyor.
Erdoğan-Trump görüşmesinde PYD konusundaki rahatsızlığımız en üst perdeden müttefikimize iletilecek. Trump ile yüz yüze yapılacak olan bu görüşme sonrasında PYD konusunda Amerika’nın tavrı değişir mi bunu şu an bilemiyoruz.
Bugüne kadar yapılan açıklamalara ve yeni yönetimin de PYD/YPG ile kol kola olduğu gerçeğini gördükten sonra yeni yönetimin bu konuda geri adım atacağını sanmıyoruz. Ancak, yine de bu görüşmenin önemli olabileceğini söylemliyiz.
Şimdi soru şu:
“Amerika, PYD konusunda geri adım atmaz, bölgedeki tansiyon daha da yükselirse ortaya nasıl bir sonuç çıkar?”
Amerika PYD/YPG konusunda bugünkü tutumunu sergilerse Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkiler daha da gerilecektir.
Konu sadece bu değil, aynı zamanda FETÖ terör örgütü lideri Gülen’in Türkiye’ye iade edilip edilmeyeceğidir. Trump üst yönetimi, bugüne kadar yapılan açıklamalarda Gülen’in iade edilmesinin önünü kesen bazı gerekçeler ortaya koydu. Hatta “15 Temmuz darbe girişiminin Gülen ile ilgisi yoktur” açıklamaları bile yapıldı.
Kaldı ki sorunlar daha da artıyor.
Amerika’ya gitmek artık daha da zorlaşacak. Yapılan açıklamalarda ve konsolosluklara gönderilen talimatlarda “Güvenlik endişesi duyduğunuz herhangi bir durumda başvuruyu reddetmekte tereddüt etmeyin” deniliyor.
ABD’nin, bazı ülkelerden yapılacak direkt uçuşlara getirilen elektronik cihaz yasağı kararını “güçlü terör tehditlerinin ticari uçaklara sızacağı tehlikesi” gerekçesiyle aldığı ve buna İstanbul Atatürk Hava Limanı’nı da dahil etmesi ayrıca yaşanmakta olan bir başka kriz olarak değerlendiriliyor.
Bu kararla Türkiye Ortadoğu ülkesi görüntüsü içine sokulmuş olmuyor mu? Bunun Türkiye için ağır bir karar olduğunu söylemeye gerek görmüyoruz. Hiç kuşkusuz Beyaz Saray’da yapılması planlanan görüşmede Erdoğan bu konuyu da gündeme getirecektir.
Sonuç olarak şunu söylemeliyiz:
Amerika ile yaşanan krizlerde önemli olan sonuç almak olmalıdır. Sıkıntılarımızı ve güvenliğimizi tehdit eden konuları iletişim yolu ile yüz yüze söylemek en doğru harekettir. Eğer, bunlardan bir sonuç alamazsak da bundan sonra nasıl adımların atılması gerektiği yönünde başka planlarımızın olması ve bunları uygulamamız gerekecektir. Bu adımları atmakta da tereddüt etmemeliyiz.
Rusya’nın da PYD ile yakınlaşması da bizim için önemlidir. Bunu da bir başka yazımızda dile getireceğiz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz