Gündemde o kadar önemli konular var ki. Çoğu köşe yazarları günde neredeyse iki, üç yazı yazacak haldeler.
Ama yine de gündemi yakalamak çok zor.
Bu sıkıntıyı en çok yaşayanlardan birisi de benim.
Dikkat ederseniz gündemin hızına yetişemediğim için işin kolayına kaçıyorum.
Çok zorunlu olmazsam yazmamaya çalışıyorum.
Tabi bunun başka önemli nedenleri de yok değil. Tahmin ettiğiniz gibi her şeyi yazamıyorsunuz.
Yazarsanız da Demokles’in kılıcı başınızda bekliyor.
Ondan sonrası Hakim ve Savcıların insafına kalmış. Emir büyük yerden olunca onların da ister istemez eli ayağı bağlanıyor.
Zor bir dönemden geçiyoruz. Adı üzerinde OHAL.
Gerçi OHAL’den önceki yılları da birlikte yaşayıp gördük ya….
Başta Avrupa olmak üzere, Dünyada; en çok gazetecinin, fikir adamının, Akademisyenin, yani fikrini yazılı ya da sözlü olarak ifade edenlerin hapishanelerde olduğu ülke Türkiye bugün.
Etliye, sütlüye dokunmazsanız, AKP İktidarına ve Saraya biat ederseniz o zaman da hayat size güzel.
Her neyse yine çetrefilli konulara girmeden bugün ülkenin içinde bulunduğu Ekonomik krizden birazcık bahsedelim istedik. Bak yine lafı nereden nereye getirdik.
Ekonomistler Dolarda kritik eşikte olduğumuzu belirterek “Bize göre dolar kurunun 3.50’nin üzerinde devam etmesi durumunda şirket iflasları, işsizlik patlar, kredilerde geri dönüşler riske girer, bankacılık sıkıntı yaşar.” diyerek endişelerini dile getiriyorlar.
Dolar kurundaki artışın Türkiye’ye maliyetinin çok yüksek ve tehlikeli olacağına öne sürenler, “Kamu ve özel sektöre ait olmak üzere Türkiye’nin toplam dış borcu 411,5 milyar. 15 Ağustos’tan bu yana dolarda yaşanan 45 kuruşluk artış, dış borcun karşılığını 185 milyar TL büyüttü. Kur artmaya devam ettikçe bu ek yük de büyümeye devam edecek. Önümüzdeki bir yıl içinde devletin ve özel sektörün geri ödemesi gereken dış borç yükü ise 165 milyar dolar ve kurdaki anormal artış nedeniyle şimdiden 74 milyar liralık ek yük geldi.” ifadelerini kullanarak durumun vehametini özetliyorlar.
Ne diyelim Allah sonumuzu hayır eylesin. (Ender YOLDAR)