Sanırım çoğunuz, dün akşam benim gibi, CNN Türk’te İlker Başbuğ’un Ahmet Hakan’la yaptığı söyleşiyi dikkatle dinlemişsinizdir.
15 Temmuz’dan sonra bütün TV’ler adeta Devlet Kanalına dönüştüğü ve ortak yayın yaptığı için insanlar seyredecek kanal bulamıyor.
Belediyelerin düzenlediği Demokrasi! mitinglerinin de hali ortada.
Yani anlayacağınız monoton bir yaşantıdır gidiyor.
Bir de insanlarda yarın ne olacak endişesi var.
Gerisini anlatmayalım.
Yine biz Genel Kurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ’un söylediklerini tekrarlayalım. Lütfen dikkatlice ve olayları muhakeme ederek okumaya çalışalım. Belki o zaman Sn. Başbuğ’un ne demek istediğini daha kolay anlayabiliriz…
İşte Sn.Başbuğ’un sözlerinden sizler için altını çizdiklerimiz:
“15 Temmuz kalkışmasını bir askeri darbe olarak değerlendirmiyorum. Askeri darbe olarak tanımlanmasına sıcak bakmıyorum. Bu Gülen cemaatinin silahlı darbe hareketidir.”
Kendilerine özgü hedef ve amaçları mı var? Dışarıdan bu hareketi yönlendirenlerin hedef ve amaçları var.
Kandırılan erler darbeci kategorisine konulmaması gerek, fakat silah kullananların yargılanması normal.
“Silahlı Kuvvetlere sızmalarda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) sorumludur, bir dönem MİT’in cemaatçilerle dolu olduğu unutulmamalıdır. 2002-2010 yıllarında TSK’dan atılmalar hep MİT raporlarına göre yapılıyordu ve o yıllarda atılanlardan bir kişinin dahi FETÖ’cü olmadığını tahmin ediyorum. Atılanların diğer Nurcu kolu Mehmet Kurdoğlu ekibinden olduğundan dolayı Rakip cemaatin elemanlarını uzaklaştırmada bizi kullanmışlar.” “Eğer benim o günkü itirazlarım göz önünde tutulsaydı ve MİT Müsteşarının yardımcısı asker olsaydı daha sağlıklı bilgiler gelecekti. Bunu bile Cemaat engelledi.”
TSK, işte bu yüzden kışla dışındaki askerleri izleyemedi, çünkü bunun için yeterli imkanı yoktu.
“Cemaatin TSK’ya sızması 70’li yıllara kadar gidiyor. Cemaatin asıl güçlenmesi Turgut Özal zamanında oldu.” Bülent Ecevit’in de cemaate sempatiyle baktığını biliyoruz. “Erbakan rahmetlinin ise cemaatle mesafeli olduğunu görüyoruz.”
Cemaatle ilgili uyarılarım AK Parti iktidarlarınca Sayın Erdoğan dikkate alınmadı ben de o zaman, “Tehdit bugün bize, yarın size” dediğim halde, konuyu abartmakla suçlanmıştım.
Bunlar 3 Temmuz 2011’de “şike” bahanesiyle Fenerbahçe’yi de hedef aldı, fakat sarı lacivertli camia başından sonuna kadar onurlu bir duruş sergileyip ayakta kalmayı başardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sadece 2012-2016 yılları arasında cemaate karşı tek başına savaş verdi fakat tek başına bırakıldı.
TSK komuta kademesi de iyi bir sınav veremedi, “TSK niye tedbir alamadı, bu konu incelenmelidir” Yine de olaya karışanlar “Ne olursa olsun adil yargılanmalıdır.”
“Darbe planlamasının çok basite alınacak bir durumu yok. Çok geniş bir satha yayılmış bir organizasyonla karşı karşıyayız. Planlamayı pek hafife almayın. Ama uygulamada bazı eksikler, hatalar var mı var. Zamanın öne alınması vesaire.”
“ABD Gülen’i iade etmezse demek ki kullanmaya devam edeceksiniz. Ederseniz demek ki kullanım tarihi bitti”
“Harp okulları Osmanlı’nın mirasıdır. Bunu Abdülhamit yapmadı. Harp akademileri hayati önemdedir. Bunu anlamakta zorlanıyorum. Harp akademileri öğrencilerinin bir kısmı bu harekatın içinde yer almış. Sayın Cumhurbaşkanı’na suikast için giden özel tim mensuplarının büyük kısmı harp akademisi öğrencisi. Bu çocuklar maalesef, Cumhurbaşkanına yapılacak suikastin içinde yer almıştır. Bu kabul edilebilir bir şey değil, çıldırtıyor. Buradan hareket ederek, siz bu müesseseyi kaldırınca çözecek misiniz bu olayı. Türk ordusunun damarını kesiyorsunuz. Yapmayın bunu. Niye müesseseyi kaldırarak, bu sorunu çözebileceğinizi mi düşünüyorsunuz?”