Ankara Garı ve tüm TCDD yapıları tehdit altında
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD) ana statüsünün değiştirilmesiyle birlikte Ankara Garı dahil bütün TCDD yapılarının ve arazilerinin tehdit altında olduğunu bildirdi
Haftalık basın toplantısında 4 Haziran da resmi gazetede yayınlanan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD) ana statüsünün değiştirilmesini değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şubesi, ana statünün değiştirilmesiyle birlikte Haydarpaşa başta olmak üzere Ankara Garı ve bütün illerdeki TCDD binaları , istasyonları tehdit altında. TCDD özelleştirilerek,bütün arazileri ve istasyonları sermayeye peşkeş çekiliyor. Yüksek hızlı tren garının arkasından kalan Ankara Gar Binası Cumhuriyetin en büyük katliamına tanıklık etmiş bu yapının da tehdit altında olduğunu düşünüyoruz” uyarısında bulundu.
Vazgeçilsin
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan “Ana statünün değiştirilmesiyle yönetim yapısı da değişiyor. TCDD ‘nin mal varlıkları satma kiralama gibi süreçlerle karşı karşıya kalıyor. Devlet bütün bu süreçlerden elini çekerek kontroller gibi bir yapıya bürünüyor. TCDD tamamen şirketleşiyor. Ülkeyi devleti şirket gibi yönetmek hükümetin genel yapısı. Zurnanın son deliği TCDD. 64 hükümet programında vardı. 65. Hükümet gelir gelmez TCDD ana statüsünü değiştirdi. Bugün Haydarpaşa başta olmak üzere Ankara Garı ve bütün illerdeki TCDD binaları ve istasyonları tehdit altında. Bundan vazgeçilsin, toplum buna tepki göstermezse bir ülkenin kalbe kan taşıyan aort damarını kesmişsiniz demektir” diye konuştu.
Amaç maddesi TCDD’nin başına gelecekleri gösteriyor
Candan ana statünün değiştirilmesine ilişkin şu bilgileri verdi:
“Bütün bu süreçlerin nasıl geliştiğine dair 4 Haziran Cuma Günü Devlet Demiryolları İşletmesi’nden TCDD’nin ana statüsünün değiştirilmesine ilişkin Resmi Gazetede ana statüsü yayınlandı. Ana statü, “TCDD Genel Müdürlüğü adı altında teşkil edilen yapının, teşkilat yapısını müessesini bağlı ortaklık işletme ve iştiraklarını ve bunların arasındaki ilişkinin tasfiye denetim mali ve personele ilişkin hükümlerinin ve bütün mal varlığı ilgili hususlarının düzenlemesini içeriyor. Sadece amaç maddesini okuyarak TCDD’nin başına gelecekleri, YHT’nin varlığı ile Celal Bayar Bulvarında yaşadığımız ağaç katliamı sonrasında Ankara Garı’nın tehdit eden şeyin bütün Türkiye sathına yayılmış olan demiryollarının, arazilerinin, binalarının nasıl talan edileceği, ulaşımın nasıl özelleştirilip şirketleştirileceği ve tasfiye edileceğini gösteriyor.
Bağımsızlığımızdan vazgeçmişsiniz demektir
Hükümete bu uygulamadan vazgeçilmesi çağrısında bulunan Candan, şunları söyledi:
“TCDD’nin çok inanılmaz toprak varlığı ve mal varlığı var. Hem istasyon binaları hem demiryolunun geçtiği her bir arazi TCDD’nin önemli bir mal varlığı ve ulusal bağımsızlığın garantörü. Savaş döneminde afet döneminde en önemli ulaşım ağıdır TCDD . Bundan vazgeçerseniz bağımsızlığından vazgeçmişsiniz demektir. Bunu şirketleştirip özelleştirirseniz, parası olan şirketlerin demiryolları olmaya başlar ki bunlar geleceğimizin bağımsızlık ve bulunduğumuz bağımlılıkla ilgili süreçlerde kötü noktalara gidecektir. Tasfiye etmek ne demek. TCDD’yi tasfiye eden hangi anlayış olursa olsun tasfiye olur. Çünkü demiryolu ulaşımı bu ülkenin ana can damarlarından birisidir. Demiryolları bütün ülkelerde en önemli ulusal değerlerdir.”
Celal Bayar Bulvarındaki katledilen ağaçlar için suç duyurusunda bulunduk
YHT için Celal Bayar Bulvarı’ndaki ağaçların katledilmesine de değinen Candan sözlerine şöyle devam etti:
“TCDD Gar binasının hemen arkasında teknoloji gelişiyor, ulaşımda kolaylık sağlanması için Yüksek Hızlı Tren Garı yapısı yapıldı ve o süreçte Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ni ve meslek odasının açtığı davalar aleyhimize sonuçlandı ama bu süreç kendi içerisinde artarak belli noktalardaki istasyonlara, Etimesgut’a ve diğer noktalara kadar kaydı. YHT garının faaliyete girmesi gündemdeyken YHT gar binasının önünde bulunan Celal Bayar Bulvarı’ndaki ağaçlar tek tek kesildi. 150’ye yakın ağaç katledildi. Bunların her biri 60 yaşından büyüktü bunlar YHT teknolojik olarak neoliberalizimin kentleşme ve mekânsal süreçlerini daha iyi görünmesi yaklaşımıyla Gezi’nin arifesinde kesildi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak bununla ilgili suç duyurusunda bulunduk.
Bütünlükçü mücadele yürütülecek
Candan, Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak 2003 yılında kamu hizmetinde mimarlığa tanıklık projesi başlattıklarını da anımsatarak, “Bu kapsamda kamudaki tasfiye sürecinin başka bir boyuta gideceğini öngörerek TC şekillenişi ve yapı envanteri üzerine çalışma yaptık. Bunun ilki o dönemlerde tartışılan iller bankasının tasfiyesi süreciydi. Türkiye’nin değil dünyanın tek örneğiydi. İlk çalışmamızdı iller bankası tehdit altında yapısı sonra köy hizmetleriydi bugün köy hizmetlerine ilişkin ulaşabildiğimiz tek arşiv bizde çünkü köy hizmetleri arşivlerinin büyük bölümünü SEKA’ya gönderdiler bu kadar da fütursuzlar. Oda gitti. Üçüncü çalışmamız TCDD idi. Elimizde o dönemde yaptığımız çalışmalardan kaynaklı epey bir arşiv var. Bütün bunların toptan korunmaya alınması gerekiyor. TCDD’yi bütünlükçü bir mücadele alanına dönüştürmek ve arazi üzerindeki rant politikalarını bertaraf etmek Türkiye ölçeğinde ortak çalışmalar yürütmek zorunluluk, konu Mimarlar Odasının ana gündemilerinden birisi olmak zorunda ” dedi.
TCDD arazileri sermayeye peşkeş çekiliyor
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Sekreteri Gökhan Yıldırım, ise tepkisini şöyle dile getirdi:
“Devletin sağlık ve barınma yanında ulaşım da halkına sunması gereken bir hizmet. Bu hizmetin özelleştirilmesi demek ülkenin başka bir boyuta gidiyor olması demek. TCDD özeleştirme sürecini başından beri hissedebiliyorduk. Devlet tarafından metro gibi ulaşım açısından başarısız planlamalar yapıldı. Bir yandan da ranta hizmet eden YHT gibi ulaşım araçları da gündeme girmiş oldu. Etimesgut’taki Şeker Fabrikası arazisi devamında yapılan YHT bakım onarım tesisleri ve aynı zamanda Gar bölgesine yapılan karma fonksiyonlu büyük bir istasyon binası var. Bunlarla birlikte zaman içinde bunun nasıl hizmet edeceğini görmüş olduk. YHT baştan beri plansız bir projeydi kuş göç yolları üzerinde yer alan, her trenin geçişiyle birlikte binlerce kuşun katledilmesine yol açan bir projeydi. Bu rant amacının yetmediğini bir şekilde özelleştirilerek TCDD’nin tüm arazilerinin sermayeye peşkeş çekilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu korkunç bir şey. Ulaşımın temel bir hak olduğunu ve devlet tarafından sağlanmaya çalışılması gerektiğini söylemeye devam edeceğiz.“