Yüksek enflasyon yakamızı
bırakmıyor…
Necdet Buluz
Geçenlerde ekonomimiz ile ilgili bir yazı yazıp “Ekonomimiz zorda” demiştik ya, çokları bizi “Yangına körükle giden felaket tellallığı” ile suçladı. Biz, doğru olanları yazdık, olanları ve olabilecekleri yazıya döktük. Bunun yanına da yorumlarımızı koyduk. Doğruları yazmak, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini sağlamak ne zamandan beri felaket tellallığı oldu?
Yazımızdan iki gün sonra Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “Forum İstanbul 2016″ da konuştu. Şimşek, burada yaptığı konuşmada da aşağı yukarı ekonomimiz konusunda bizim görüşlerimizi doğruladı. Şimşek “Biz geçici bir bahar havası yaşıyoruz. Bu geçici bahar havasına aldanmamak lazım çünkü bunlar gelip geçicidir. Asil olan bizim yapısal sorunlara çözüm üretmemizdir. Hükümetlerimizin de aslında uzun bir süredir çabası bu noktadadır. Aslında 2000’li yılların başında itibaren Türkiye’nin bir çok yapısal sorunu masaya yatırıldı bir kısmına çözümler üretildi. Ama bu reform süreci dinamik bir süreçtir, süreklilik arz eder ve çözüm üretmeyi gerektirir” dedi.
Başbakan Yardımcısı Şimşek’in şu görüşlerine de dikkat:
“Bu seneye ilişkin büyüme esas itibariyle iç talebin bir miktar güçlü seyredeceğine dayalıdır. Fakat orta vadeli yüksek büyüme hedefleriniz tutturmamız için mutlaka bir süredir üzerinde konuştuğumuz, kamuoyuyla paylaştığımız yol haritasını çok net olarak belirlediğimiz yapısal reformların güçlü bir şekilde uygulanması koşuluna bağlıdır. Bu varsayımlar yapılırken, bu tahminler yapılırken model kurmanız gerekiyor. Modellerin varsayımları lazım. Yüzde 5’lik büyümeyi bugünkü çabayla yakalayamayız. Ancak reform sürecini hızlandırarak başarabiliriz. Orta vadeli programın ön koşullarından bir tanesi verimliliği artıracak, rekabet gücünü artıracak, Türkiye’yi katma değer zincirinde yukarılara çıkartacak yapısal reformların uygulanması varsayımı vardır. Bölgemizde jeopolitik gerginlikler var. Bu gerginlikler daha da artarsa bu büyümeyi olumsuz etkileyebilir. Reformlarda kısmi ya da hiç ilerleme olmazsa bu da büyümeyi tabi ki olumsuz etkiler. Olur da şartlar küresel para politikasındaki normalleşmeyi hızlandırırsa o da Türkiye’deki büyümeyi olumsuz etkiler”
Resmi rakamlar, enflasyonu % 9,5 olarak gösteriyor. Ancak, mutfaklardaki enflasyonun % 20 olduğunu artık bilmeyen, görmeyen mi kaldı? Çarşı-Pazar el yakmıyor mu? Herkes pahalılıktan şikayetçi değil mi? Geçinememe sıkıntısı içinde olanlar çoğalmıyor mu?
Ekonomi iyi olsa, bunlar yaşanır mı?
İşte Şimşek’in bu konudaki itirafları:
“Yüzde 9 son derece yüksek bir enflasyondur. Diyebilirsiniz ki, ‘daha yeni açıklandı yüzde 6.6’. Doğru. Ama çekirdek enflasyon yüzde 9.4 yani henüz enflasyonda biz kalıcı bir şekilde yüzde 5’e doğru, daha sonrasında yüzde 5’in altına doğru bir gidiş içerisindeyiz demek için gerçekten erken. Enflasyon Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan bir tanesidir ve enflasyonu aşağı çekmenin yolu da yine reformdur. Cari açığı aslında biz bu sene yüzde 4’ün altına çekmeyi hedefliyorduk ve gerçekçi bir hedefti. Fakat maalesef turizm sektöründeki son gelişmeler bunu sınırlayabilir. Buradaki iyileşmeyi sınırlayabilir”
Yazımızda, kaynağı belirsiz paralarla cari açığın kapatılamayacağını, bu sistem ile de büyüme hedeflerinden uzaklaşacağımızı vurgulamıştık. Şişek de bizi doğruluyor ve bakınız neler diyor:
“Türkiye henüz erken aşama sayılabilecek yükseliş döneminde. Türkiye’nin yatırıma ihtiyacı var. Bu yatırımları iç tasarruflarla finanse etmeli Türkiye. Yarını güçlü bir şekilde kurgulayacaksak, biz başkasının parasıyla uzun süreli büyüyemeyiz. Büyüyebilmemiz için bizim iç tasarrufları artırmamız lazım. Bunun içinde reform gerekiyor. Aslında çok güzel çalışmalar yaptık. Bireysel Emeklilik Sistemini uygulamaya koyduk, büyük bir başarı. Yüksek bütçe maliyetine rağmen başarılı bir şekilde uyguladık. Bu gün 6 milyondan fazla katılımcı, 50 milyardan fazla bir kaynak oluştu. Şimdi bunu güçlendirme zamanı. Tasarrufları artıracağız ki daha çok yatırım yapalım, daha çok yatırım, daha çok verimlilik demek. Bu kadar basit, bu kadar net. Ama yatırımlarda üretken alanlarda olacak. O nedenle de teşvik sistemi var, vergi sistemi var. Fazla kapasite olan alanlara kesinlikle bizim girmememiz gerekiyor. Sektör ismi zikretmek istemiyorum çünkü sektörler biraz alıngan oluyorlar. Nerede en çok fiyat düşüşü yaşanıyorsa onlar zaten biliyorlar”
necdetbuluz@gmail.com