Küsmeyelim ama tavır da
koyabilelim…
Necdet SİVASLI
Bilindiği gibi PKK’nın Suriye uzantısı PYD’yi “terör örgütü” olarak görüyoruz. Bu konuda bizi yönetenlerle aynı görüşte olduğumuzu konu ile yazdığımız hemen her yazıda vurguladık. Konuyu en üst düzeyde sürekli seslendiriyor ve özellikle de müttefiklerimizi uyarmaya çalışıyoruz. Bu konuda sesimizi duyurabildiğimizi söyleyemeyiz.
Ancak en büyük müttefikimiz Amerika, Batı ve Rusya PYD’ye destek veriyor. ABD Başkanı Obama başta olmak üzere, yetkililer her açıklamalarında “PKK terör örgütüdür ama PYD değil” diyorlar. Başta silah olmak üzere her türlü yardım ve desteği de sağlıyorlar.
PYD’nin bir terör örgütü olduğu konusunda birçok istihbarat bilgisi ve belgesini özellikle Amerika ile paylaştık. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Amerika temaslarında da bu bilgi ve belgeler karşı tarafa iletildi. Bütün bunlara rağmen Amerika’yı PYD’nin PKK gibi bir terör örgütü olduğuna ikna edemedik.
Geçmişi kısaca anımsatalım:
Irak’ın işgalinden önce ve sonrasında Kuzey Irak’ta oluşturulan Barzani’nin bölgesi için de aynı tavrı sergilemiştik. Kuzey Irak’ta bir oldu-bittiye karşı gelmiş, bunun “kırmızı çizgilerimiz” olduğunu söylemiştik. Barzani’yi de PKK’ya destek veren bir hain olarak görmüştük.
Sonrasını anımsatmaya gerek yok. Bugün ortaya çıkan tabloyu ve Barzani’nin ayaklarının altına kırmızı halılar serilerek karşılandığını hep birlikte görmekteyiz.
Şimdi aynı durum Güney Suriye’de yaratılmak isteniliyor. Bunu da yapan ve uygulayan Amerika’dır. Ne kadar karşı çıkarsak çıkalım, Amerika Suriye ve bölgemizde hazırladığı planlarını uygulamaktan geri adım atmayacak izlenimi veriyor. Zaten yaptığı uygulamalarda da bunu gösteriyor.
İşin bir başka ilginç tarafına da bakalım:
Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika’dayken, ABD savaş uçakları PYD’nin operasyon hazırlığı yaptığı Halep’in Menbiç ilçesine yoğun hava saldırıları başlattı. PYD’nin Fırat Nehri’nin Batısında IŞİD kontrolündeki Cerablus’a doğru ilerlemesini sağlamak amacı ile başlatılan bu operasyon aynı zamanda ortaya koyduğumuz “kırmızı çizgilerimizi” de ortadan kaldıracak bir gelişmedir.
Buradaki bütün hedef IŞİD’dan temizlenecek bölgeye PYD’nin yerleştirilmesidir.
Bu olay Suriye politikamızın tamamen çökmesi demektir.
Şimdi ne olacak?
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Amerika’da yaptığı PYD konusundaki açıklamasında bakınız neler diyor:
“ABD farklı düşünüyor, biz farklı düşünüyoruz diye küsecek değiliz. Niye farklı düşünüyoruz diye birbirimi ikna etmemiz lazım. Bizim elimizde PYD ile PKK’nın hiçbir farkının olmadığına dair belgeler var onları veriyoruz.”
Dış politikalarda ve özellikle de müttefiklerle hiç kuşkusuz küsmek ve dargınlık olmaz. Dış politika yönetme ve ikna etme sanatıdır. Belki Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bu açıklaması ile bunu hedefliyor. Ancak, bugüne kadar PYD konusunda Amerika ikna edilebildi mi?
PYD konusunda elimizde bilgi ve belgeler var, bunlar ikna etmek için de yeterlidir. Amerika, PYD’nin PKK’nın devamı olduğunu bilmiyor mu? Bal gibi biliyor. Ellerinde bizdekilerden daha detaylı bilgi ve belgelerin olabileceğini de tahmin ediyoruz. PYD’nin elindeki silahların bugün terör örgütü PKK’nın eline geçtiğini Amerika bilmiyor mu? Güneydoğu Anadolu’da güvenlik güçlerimizle çatışan PKK’ya en büyük desteğin PYD’den geldiğini görmüyor mu?
Ancak, Amerika PYD’yi bölgede kara gücü gibi kullanıyor. Bölgede oluşturulması için çalışılan Bağımsız Kürt Devleti’nin de Suriye ayağını bunlarla oluşturmaya çalışıyor.
Daha önceki yazılarımızda da yazdık ve uyarmaya çalıştık. Bizi iç sorunlarımızla uğraştırıp, enerjimizi tüketmeye çalışıyorlar. Suriye ve bölgede daha rahat hareket etmenin yollarını arıyorlar. Bunu da şu an için başardıklarını görmekteyiz.
Amerika ile küsmeyelim, ama ortaya hiç değilse tavrımızı da koyabilelim. Bunu yapamıyoruz. O zaman bu tür açıklamaların da bir anlamı ve özelliği kalmıyor.
Burada önemli olan ülkemizin toprak bütünlüğü ve güvenliğimizdir.
Suriye ve bölgedeki hangi isteğimizi kabul ettirebildik? “Esad gitmelidir” diye bastırdık, Esad koltuğunu sağlamlaştırdı. Rusya ile uçak krizinden sonra Suriye toprakları yüzümüze kapatıldı, adım atamıyoruz. 3 milyona yakın sığınmacı geldi, bunlar için sınırda talep ettiğimiz “güvenli bölge” yi bile kurduramadık.
Tahminimiz şu:
Kuzey Irak’ta nasıl oldu-bittiye getirilip bu bölge Barzani ve peşmergelerine bırakıldıysa Suriye’nin güney bölgesi de PYD’ ye teslim edilecek. Böylece baştan bu yana üzerinde çalışılan Bağımsız Kürdistan’ın Suriye ayağı da tamamlanacak.
Sıranın Türkiye’ye Güneydoğu Anadolu’ya geleceğiniz söylemeye dilimiz varmıyor. Doğruları da görmek, değerlendirmek, uyarmak ve önlemlerini almak durumunda olduğumuzu da bilmeliyiz. Süreç bu şekilde gelişiyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz