EYVAH, ÇOCUĞUMDAN AYRILAMIYORUM!
ARTIK AYRILMANIN VAKTİ GELDİYSE DİKKAT!
Ayrılma kaygısı bozukluğunun genellikle 3-4 yaşları arasındaki çocuklarda sık görülen bir
durum olduğunu belirten Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Psikolojik Danışmanlık
Bölümü’nden Psikolojik Danışman Havva Burcu Tatoğlu, “Bu yaştaki çocuklar, bağlandıkları
kişiden ayrıldıklarında kendilerinin ya da bağlandıkları kişilerin başlarına bir şey geleceğine
ilişkin korku yaşarlar” şeklinde konuştu.
Bazı ailelerin büyük sorunlarından biri çocuklarının özellikle annenin gölgesi gibi hareket
etmesidir. Ayrılma kaygısı yaşayan çocuk, anneye adeta yapışık gezer. Medical Park Antalya
Hastane Kompleksi Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nden Psikolojik Danışman Havva Burcu
Tatoğlu, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.
“KAVUŞAMAMA KORKUSU OLUŞUYOR”
Bu yaş grubundaki çocukların ebeveynlerine bir daha kavuşamayacakları korkusu
yaşadıklarını sözlerine ekleyen Psikolojik Danışman Tatoğlu, “Ebeveynleri olmadan evden
ayrılmak zorunda kaldıklarında örneğin kreşe gittiğinde huysuzlaşır. Yine ebeveynleri
olmadan gece başka bir evde kalmak istemezler, odada tek başına oturamazlar, yapışkan
davranışlar gösterirler ve bağlandıkları kişiyi gölge gibi takip ederler. Uyku zamanı zorlanır,
uyuyana kadar anneleriyle kalmak isterler” dedi.
KRİZİN TEMELİ 0-2 YAŞ ARASINDA ATILIYOR
Ayrılma kaygısının oluşumunda çeşitli etmenlerin etkili olduğunun altını çizen Psikolojik
Danışman Tatoğlu, yeni kardeş doğumu, kreşle ilgili bazı olumsuzluklar, anne ya da
babasından uzun süre ayrı kalma, anne-çocuk ilişkisinde karşılıklı bağımlılık olarak
sıralanabileceğini belirterek, “Bu dönemsel krizin temelleri 0-2 yaş arasında atılır. Bu sebeple
bu dönemde bebeğin sadece fiziksel ihtiyaçlarının giderilmesi yeterli değil, duygusal ve
bilişsel gelişim gereksinimlerinin de karşılanması önemlidir” ifadelerini kullandı.
“BAKIM VEREN KİŞİYE BAĞLANMA KAÇINILMAZDIR”
Bebeğin kendine bakım veren kişiye muhtaç ve ona karşı bir bağlanma olması kaçınılmaz
olduğunu belirten Psikolojik Danışman Tatoğlu, “Bilimsel kuram açısından bakacak olursak
Bowlby’e göre birincil içgüdü “Bağlanma” olan bebeğin bilişsel yetilerinin gelişimi
öncesinde de anneye bağlılığı vardır. Çocuk varlığı hakkında bir tehdit duygusu yaşamıyorsa
ya da anneye kolayca ulaşabiliyorsa kendini güvende hisseder. Genellikle birincil bakıcı
olarak anneyle kurulan bağ, çocuğun kişiliğinin temellerine atmaktadır” şeklinde konuştu.
AĞLAMA, BEBEĞİN İLETİŞİM YOLU
Anneyle çocuk arasında kurulan güvenli bağlanma ilişkisi çocuğun psikolojik açıdan sağlıklı
gelişmesini sağladığının altını çizen Tatoğlu, “Annenin her türlü tutumu, davranışı, sesi,
bakışı, dokunuşu, bağlanmayı sağlıklı ya da sağlıksız oluşturur. Bebeğin iletişim yolu olan
ağlamanın iyi anlaşılması ve gereğinin yapılması bebeğe, “Burada beni önemseyen ve
ihtiyaçlarımı severek gideren biri var, ben değerliyim, burası iyi bir yer” izlenimi verir. Bu
izlenim hayatı boyunca kuracağı ilişkiler için olumlu temel dayanağı olacaktır” dedi.
“SÜREKLİ KONTROL, AYRILIK KAYGISINI ARTTIRABİLİR”
Hiç ayrı kalmamış bir bebekte güvenli bağlanma değil anneye bağımlılık oluştuğunu sözlerine
ekleyen Tatoğlu, “Annenin bebekten uzun süre ayrı kalması, bebeğin ayrılma kaygısını
tetikler. Bebeğin huzursuzluğu artar. Anne ve babaların ayrılık kaygısı da bebeğin
huzursuzluğunu arttırır. Ebeveynin aşırı koruyuculuğu, çocuğundan ayrılamama, sürekli
kontrol hali yaşadığı ayrılık kaygısı kaynaklıdır. Bu kaygıyı hisseden çocuk anne- babadan
ayrılmak istemez” ifadelerini kullandı.
“GÜVEN DUYGUSU KAYGIYI AZALTABİLİR”
Güven duygusu gelişmiş bir bebeğin kaygıya düşmeden annesinden bir süre ayrı
kalabileceğine vurgu yapan Psikolojik Danışman Tatoğlu, “Çocuk büyüdükçe çevreyi
keşfetmek isteyecek ve annesinden ayrılmaya başlayacaktır. Güvenli bağlanma sağlanmış
bebekte başlangıçta annesinden ayrılacağı için kaygı oluşsa da döndüğünde annesini
bulacağını bildiği için sorunsuzca ayrılır. Anne bir yandan çocuğunu desteklemeli, bir yandan
da ihtiyacı olduğunda orada olacağını hissettirmelidir” şeklinde konuştu.
“SÖZ VERİN VE VERDİĞİNİZ SÖZLERİ TUTUN”
Annenin çocuğunu başkasına bırakıp çıkacağı zaman ondan kaçarak gitmek yerine, “Birazdan
geleceğim, uyumadan önce dönmüş olurum” gibi açıklamalarla söz vererek evden ayrılmanın
ve verdiği sözü yerine getirmenin güven için önemli olduğunu söyleyen Psikolojik Danışman
Tatoğlu, evden gizlice kaçmanın çocuğun kaygısını arttıracağını belirterek, “Çocuğun ilk 24
ayında kaygı durumu başlamışsa, anneye olan ihtiyacının farkında olmak, onu anlamak ve
ailenin yanlış tutumunu düzetip bu ihtiyacını bunu karşılaması son derece önemlidir” dedi.
KUTU…..KUTU…..KUTU…
SAKLAMBAÇ OYNAYIN
Çocukta ayrılma endişesinin zamanla hafifleyeceğini belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Saklambaç benzeri oyunlar, gitseniz de geri döneceğiniz mesajını verebilir. Ayrılık süresini
aşamalı olarak sağlamak, alışmayı daha kolaylaştıracaktır. Erken dönemde (3 yaş) çocuğu
yuvaya gönderme (yarı zamanlı olabilir), kısa süreli oyun gruplarına bırakma anneden ayrı
kalma alıştırmalarını yapmasını ve yavaş yavaş alışmasını sağlayabilir.”