Yalnız kaldığımızın
Fotoğrafıdır…
Necdet Buluz
Suriye’deki iç çatışmalar ve Rusya ile olan uçak krizinden sonra ortaya çıkan tabloya baktığımızda iyice yalnız kaldığımızı ve kaderimizle baş başa olduğumuzu görüyoruz. Bölgedeki sıkıntılardan en büyük pay bize düşüyor. İç ve dış sorunlar yumağı giderek daha da büyüyor.
Önce fotoğrafa bakalım:
İçeride PKK ve IŞİD terör örgütleri ile olan mücadelemiz bütün hızı ile sürüyor. Ancak, bu mücadelede ard arda gelen şehit haberleri ile de sarsılmaya başladığımızın altını çizelim. Güvenlik güçlerimizin inanılmaz bir mücadele sergilediğini, millet olarak da bu mücadelenin arkasında olduğumuz da bu sıkıntılı günlerde birbirimize nasıl kenetlendiğimizin bir göstergesidir.
Rusya ile uçak krizinden sonra Putin’in Türkiye’ye karşı düşmanlığı artık sınır tanımıyor. Türkiye ile her türlü ilişkileri kesen Rusya Suriye’ye iyice yerleşti, burada da komşumuz oldu. Bununla da yetinmeyen Putin PKK’nın devamı olan PYD’lilere kucak açtı. Moskova’da PYD bürosu hizmete girdi. Bu büronun büyükelçilik statüsünde olacağı söyleniyor.
Rusya’nın masasında Bağımsız bir Kürt Devleti’nin haritasının bulunduğu, bu haritada Türkiye’nin Güneydoğu’dan kopartıldığı da iddia ediliyor. Görebildiğimiz kadarı ile Rusya oynanmakta olan bütün oyunları oynuyor ve Türkiye’ye olan kin ve düşmanlığında artık sınır tanımadığını ortaya koyuyor.
Müttefikimiz Amerika ile PYD konusunda ipler gerildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan muhtarlarla yaptığı toplantıda haklı olarak Amerika’ya ve Batı ilkelerine sitem etti. Cumhurbaşkanı “Ey Amerika siz kaç defa söyledim. Bizimle mi, yoksa bu terör örgütü PYD ve YPG ile mi berabersiniz? Bu nasıl ortaklık anlamak mümkün değil? Defalarca anlattık karşımızda susuyorlar. Gıyabımızda da başka konuşuyorlar” şeklindeki açıklamaları ile sorunu yeniden gündeme taşıdı.
Biz, bu çıkışın doğruluğuna imza atıyoruz.
Ancak, Amerika’dan gelen yanıtlar müttefikimizin PYD ve YPG’nin arkasında olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kirby “PYD’yi terör örgütü olarak görmüyoruz ve her türlü yardım ve desteği sürdüreceğiz” açıklaması iplerin iyice gerilmesine neden oldu.
Bu açıklamadan hemen sonra Amerika’nın Suriye’deki PYG güçlerine en son model silahlar gönderdiği de söyleniyor.
İşin en ilginç tarafı da PYD’ ye gönderilen silahların PKK’lıların eline geçmiş olmasıdır. Bu silahların terör örgütünün eline geçtiğinden müttefikimiz Amerika’nın haberinin olmaması mümkün mü? İşte, “Amerika bölgede ikili oynuyor” derken bu duruma da dikkatleri çekmek istemiştik.
Suriye’deki Esad rejimi ve IŞİD’ın yanında PYD unsurları ile da zaten sorunlarımız vardı, bugün bu sorunlar daha da arttı. Rusya’nın Suriye’ye doğrudan müdahalesi ile artık bu topraklara insani yardım bile gönderemiyoruz.
İran ile olan ilişkilerimizin bugün tamamen Suriye ve Esad üzerine kurulu olduğunu da unutmayalım.
Şu anda 3 milyona yaklaşan sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz. Sınıra doğru akın akın gelmekte olan yüz binlerce sığınmacı daha bu sıkıntılarımızı artıracak gibi görünüyor. Batı, sığınmacıların ülkelerine gelmemesi için önlem alırken, bizi de bu konuda yalnızlığa ittiler. Herkes kendi derdine düşmüş durumda.
Kuzey Irak’taki Barzani’nin Türk ve Türkiye düşmanlığı sınır tanımıyor. Bölgede Bağımsız bir Kürt Devleti’nin oluşturulması çabalarını hızlandıran Barzani’nin bir yandan da PKK ve devamı PYD ile dostluğu ve yardımlaşması sürüyor.
Irak ile olan ilişkilerimizin giderek gerginleştiği, bu ülke olan bağlarımızın da pamuk ipliğine bağlı olduğunu görmekteyiz. Özellikle Musul’daki konumumuz nedeni ile Irak makamlarından tehditler geliyor.
Önümüzdeki fotoğrafın tamamı bu olmasa da, bizim bölgede nasıl yalnız kaldığımızı görmemiz açısından bu gelişmeleri iyi değerlendirmemiz gerekiyor.
Kendimizle yüzleşmeliyiz.
Neden bu duruma düştük? Hangi noktalarda hatalar yaptık? Bugün bu duruma düştüysek bizim bunda hiç mi attığımız yanlış adımlar ve sucumuz olmadı? Bundan sonra neler yapabiliriz ve bu çıkmazdan kendimizi nasıl kurtarabiliriz?
Sadece toplantılarda salvo atmakla, konuşmakla, ses tonumuzu yükseltmekle bu işlerde çözüm bekliyorsak yanılıyoruz. Her konuda bizi yalnız bıraktılar. İç ve dış sorunlarla bunaltmaya da devam ediyorlar.
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin söylediği gibi “Suriye’den sonra sıra Türkiye’ye gelecek” uyarısını dikkate almak, ciddiye almak durumundayız. Böyle bir tehlikenin kapımızı çalmak üzere olduğunu görür gibiyiz. Gelişen olaylara baktığımızda bu tehlike ile karşı karşıya geleceğiz gibi görünüyor.
Bütün bunları alt alta koyduğumuzda nasıl bir durumla karşı karşıya olduğumuz açık biçimde ortaya çıkmaktadır.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz